Mecmua-ı Külliyat Min El Kasaid Ve’l Ebyat


Eskiden mecmua” adını taşıyan dergiler, bugünkü aşamasına gelene dek birçok evreden geçmiş...

Basılı mecmualardan önceki dönemlerde,
bir sayıdan oluşan, yazma halinde ve ilkin salt aynı konudaki yazılardan, daha sonra çeşitli konuları içeren yazılardan mecmualar derlenirmiş.

Okur yazar oranının çok düşük olduğu çağlarda bu tür mecmualar,
ya elden dolaştırılarak ya da medrese ve camilerde, bir kişi tarafından yüksek sesle okunur ve çevredekiler onu dinlerlermiş.

Daha küçük çapta, adı ve yazarı belli olanlara da risale” denirmiş ama bunlar da aşağı yukarımecmua” niteliğinde. Birkaç risaleden oluşan mecmualara da “mecmuatül resail” adı verilirmiş. Resmi ve özel mektupları ya da yazışmaları içeren mecmualara ise mecmua-ı münşeat” (münşeaat=inşa) denirmiş. Bunların önemlilerinden biri de Kanuni Sultan Süleyman ile yabancı devlet adamları ve diplomatların yazışmalarından oluşan iki ciltlik külliyattır.

Düzyazı içeren mecmualar “mecmua-i ediye”, manzum olanlar ise “mecmua-i devabin” adını alırmış.

Bir de mecmua görünümünde kitaplar varmış...

Bazı mecmualar ise hem arşiv, hem de kitaplık malzemesi niteliğindeymiş,
söz gelimi vakfiyeler, sicil defterleri, mühimme defterleri, şeriyye sicilleri bunlardanmış.

Buna benzer birçok çeşitleri olan mecmualar, matbaanın Türkiyede kurulmasıyla daha da gelişme göstermiş ve yaygınlaşmış.

Mecmua konusuna değinmemizin asıl nedeni, Konya Müzesi Kitaplığında,
mevlevi resimleriyle ilgili çalışmalarım sırasında, bir rastlantı olarak sözünü edeceğim mecmuanın elimize geçmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu mecmuanın adı, Mecmua-ı Külliyat Min El Kasaid Vel Ebyattır.

1687 yılında 276 sayfa olarak derlenen mecmua 17,5x29 cm. boyutundadır.
Mecmauanın yöneticisi ve sahibi Derviş Hüsamettin adında bir düşünürdür.

Mecmua, astronomi, edebiyat, bilim, sanat ve din konuları üzerine yazıları ve erdemlikle ilgili öğütleyici örnekleri içermektedir.

Benim en çok ilgimi çeken, mecmuadaki oymalar, renkli süslemeler, resimler ve sanat değeri olan mühür örnekleridir.


İrili ufaklı çiçeklerin işleniş ve renk uyumları birbirinden güzel ve çekici...
Stilize edilmiş bitki motiflerinin renk ve biçimleri kendine özgü bir nitelik kazanmış ve yer yer geometrik biçimlere de büründürülmüş...

Hat sanatıyla ilgili bölümler de çok ilginç. Yüksek sanata, güzel yazı yazmaktan çok özgün bir yapıtla, estetik değeriyle varılabileceğini algılamış olan hattatların ortaya koydukları örnekler birer kanıt değerinde. Hiç kuşku yok ki, bu sanat dalında Türkler en üst düzeyde yapıt vermişlerdir.

Mecmua sayfalarının birinin ortasında tek ve büyük bir yaprak var;
yaprağın çevresi ise simetrik bir düzenleme içinde ve ustaca yazılmış yazılarla süslenmiş.


Öte yandan, mühürlerin biçimleri ve sayfalardaki düzenlenmeleri, mecmuaya değişik bir tat katıyor ve onu tek düzelikten kurtarıyor.

25-30 sayfası resimler ve süslemelerle,
hatlarla, mühürlerle donanmış olan söz konusu mecmua, 17. yüzyıl kültür tarihinin önemli belgelerinden biri niteliğinde.



Fahir Aksoy | sanat olayı - Sayı: 9 - Eylül 1981