CHANNEL E


Günümüzde elektronik ve uydu yayın teknolojisindeki gelişmeler, kitle iletişim araçlarına artan oranda olanaklar sağlarken, bu araçların toplumsal yaşamdaki işlevlerini ve etkilerini de kuşkusuz gündeme tutmaktadır. Uzun bir süre önce “Adam Sanat” dergisinde (Ocak 1991) yer alan “İletişim Çağı” yazısında Memet Fuat bu gündem içinde yer alan önemli konulardan söz etmekteydi. Memet Fuat’ın yazısında bana da yürütülmekte olan yeni bir kitle iletişim uygulamasını, “Channel e Projesi”ni duyurmama olanak sağladı. Channel e Projesi Avrupa Konseyi’nin desteği ile Avrupa’da sürdürülmekte olan sıra dışı bir televizyon yayıncılığı. Memet Fuat’in iletişim çağında “bir aymazlık içinde” diye tanımladığı bireye, umut ışığı yakabilecek bir proje.

Memet Fuat, kitle iletişim araçlarının oluşturduğu iletişim süreçlerinin tarihsel sorunlarını, sözünü ettiğimiz yazıda günümüzde sıcaklığını henüz unutmadığımız olaylarla ilişkilendirerek gündeme getiriyor. ...İletişim çağı’nın insanları olarak, önceki çağların insanlarına oranla, daha iyi bilgilendiğimiz, dünyadaki olayları, durumları, düşünceleri daha iyi izleyebildiğimiz ileri sürülebilir mi?”, “İletişim araçlarının eğitim amacıyla kullanılacağına, yani nesnel olarak bilgi aktaracaklarını, gerçeklere bağlı kalacaklarını kim söyleyebilir? Hangi güç sağlayabilir bunu? Ve kitle iletişim süreçleri içindeki bireyin durumunu bir aymazlık içindeyiz diye tanımlıyor. Kitle iletişim olgusunun toplumsal yaşamdaki işlevlerini, etkilerini ortaya koyma açısından daha birçok soru sormak mümkündür.

Yüz yüze iletişim süreçlerine kitlesel iletişim süreçlerinin getirdiği yeni boyutlar 50’li yıllardan beri araştırılmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının toplumsal yaşama olan etkilerini 50’lerde C. W. Mills ve B. Berelson “Kültür Yansıması”, E. Kartz ise “Dev Bir Şırınga” ile iletilerin gönderildiğini söylerken “Uyarı-Tepki-Etki” yaklaşımını ileri sürdü. Daha sonraları H. D. Lazarfeld “Toplumsal Denetim" görüşünü ortaya attı. W. Schramm ve onun izinden gidenler yoğun olarak 60’lı yıllardan sonra kitle iletişim araçlarının toplumu “Bilgilendirme ve Eğitme” işlevini önce çıkarttılar. Ve özellikle de azgelişmiş ülkelerin kalkınmasında “Sihirli Bir Değnek” olarak kitle iletişim araçlarından yararlanmayı ileri sürdüler. Aynı dönemde J. T. Klapper ise kitle iletişim araçlarının “Pekiştirme ve Güçlendirme” etkisinden söz ederken, bu araçların tek başına toplumu değiştiremeyeceğinden varolan düzeni pekiştirici ya da güçlendirici etkileri olabileceğini ileri sürdü. Daha yeni yaklaşımlardan C. D. Halloran ve M. McLuhan’ın görüşleri de en çok sözü edilenlerdendir. Halloran 70’li yıllarda sosyolojik yaklaşımla “İletişim Etkisizliği” sorununu özellikle de Avrupa’da televizyon yayıncılığının iletişim etkinsizliğini inceledi. Sorunu anlamak için yığınların kitlesel iletişim süreçlerine katılmamalarını anlamaya çalıştı. McLuhan ise “Araç iletidir” ünlü deyişiyle ve iyimser bir yaklaşımla aracı toplumsal değişmede egemen güç olarak gördü. Çağdaş elektronik teknolojisinin işbölümü ve uzmanlaşmaya karşın dünyayı tek bir köye dönüştüreceğine inanmaktaydı.

Öte yandan konuya Marksist görüş açısından da yaklaşanlar var.

S. H. Chaffee ve D. Smgthe 70’li yıllarda konuyu sınıfsal bir açıdan egemen sınıfın kitlelere “Yanlış Bilinç” aşılaması olarak kitle iletişim araçlarının “Manipülatif” etkileri üzerinde yoğunlaştılar. Manipülasyon kuramını daha da geliştiren Frankfurt Okulu düşünürleri ise “Yanlış Bilinç” üretimine yani kitle iletişim araçlarının toplumsal iletişim süreçlerine insanların gönüllü olarak nasıl katıldıklarının önemini incelediler. T. Adorno toplumdaki güçlü çıkarların gerçekleşmesine neden olan sosyal eğilimlerin araştırılıp ortaya çıkarılmasının temel sorun olduğunu söyledi. Aynı görüşün temsilcilerinden J. Habermas “Çarpıklaşmış İletişim” ve H. M. Enzensberg ise kitle iletişim araçlarında “Demokratik Eğilimli Çalışanlar” üzerinde yoğunlaştı.

Bütün bu yaklaşımlardan ortaya çıkan şudur; kitle iletişim araçlarının toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini,
gönderenler ve alanlar boyutuyla ya da kim, kime, neyi, nasıl, neden gibi sorularla inceleyip anlamak olanaksızdır.

“...Kitle iletişiminin Kültürel İşlevleri” konusundaki çalışmasında U. Oksay bu olanaksızlığı iki nedenle açıklamaktadır.

...Kitle iletişiminin bir bütün olarak işleyebilmesi, Kitle iletişim Araçları ile biçimlendirilebilen bu kesimi de aşarak toplumsal yaşamın diğer tüm alanlarındaki iletişim süreçleriyle bütünleşmesi yoluyla olabilmektedir..., ...Kitle İletişimini, sadece Kitle İletişimi Araçlarına ilişkin bölümü ile incelemenin yararsızlığının bir diğer nedeni ise, bir total kurum içinde olmadıkça, hiçbir yerde, hiçbir iletişim için, tutsaklaştırılmış bir dinleyici izleyici kitlesinin bulunamayacak olmasıdır... ve Oskay nasıl bir yaklaşımın gerekli olduğunu şöyle açıklıyor; ...insanların hangi toplumsal koşullarla, neleri bulmayı umarak Kitle iletişimine yöneldiklerini açıklamaya da önem verebilen bir yaklaşımla mümkün olabilecek gibi görünmektedir. Bu türden sorulara yanıt bulabilmek ise, iletişim olgusunu açıklarken bütün bir toplumsal yaşam totalitesini gözönünde tutabilecek genel kuramlara yönelmemizi gerektirmektedir. (Oskay, 1982, ss. 412-413)

Televizyon 60’lı yıllardan beri kitle iletişim araçları denildiğinde ilk akla gelen araçtır. Doğal olarak bu konuda söylenecek sözlerin de odak noktasını oluşturmaktadır. Hele uydu teknolojisini de emrine aldıktan sonra televizyonun yaptıklarını anlayabilmek hiç de kolay değildir. Sonuç olarak; manipülasyon, tekelcilik, uluslararası yapım ve haber akışı, sınırları aşan yayınlar ve ortak paydasında günümüz insanının izleyici olarak yer aldığı daha birçok soru gündemde yerini korumaktadır. Özet olarak ortaya çıkan durum şudur: nasıl bir televizyon yayıncılığı ve nasıl bir örgütlenme?

Bu anlamda günümüzde varolan yapı kısaca şöyle özetlenebilir. ABD’de, Kıta Avrupa’sında ve İngiltere’de çeşitli sistemler uygulanmaktadır. ABD’de üç özel büyük yayın kuruluşu ile simgeleşen ticari televizyonun karşısında izleyicilerin ağırlıklı olarak finanse ettiği PBS’ler (Public Broadcasting Service), İngiltere ve Kıta Avrupa’sında devlet ve özel televizyonlar ayrıca demokratik kuruluşlar adı altında sivil toplumun denetimine geçen uygulamalar, çeşitli gruplara olanak sağlayan Hollanda’nın NOS (Nederlandse Omroep Stichting) modeli, kıta sahanlığı dışında demirlemiş gemilerden yapılan ve bizim ülkemizdeki Magic Box’ı da içine sokabileceğimiz teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanan modeller. Bu yapı içinde insanları eğitmek, kültür düzeylerini yükseltmek gibi amaçlarla yayıncılık yapmak bir anlamda olanaksız. Belki de bir hayal. Yazının başlığındaki “CHANNEL e” işte bu hayalin peşine düşmüş bir proje.

CHANNEL e, bütün Avrupa ülkelerine yönelik bir televizyon yayını projesidir. Uydu aracılığı ile yapılan bu yayınlar eğitici ve bilgi verici televizyon programlarını içermektedir. CHANNEL e televizyon yayınları ASTRA uydusundan 09:30-12:00 saatlerinde haftanın her günü bütün Avrupa’ya yönelik olarak yapılmaktadır. CHANNEL e, Avrupa Komisyonu DELTA (Development of European Learning Through Technological Advance) programı içinde yer alan bir projedir. CHANNEL e Projesi’nin ana amacı bütün Avrupa ülkelerine birden fazla dille ASTRA uydusu aracılığı ile eğitici ve bilgi verici televizyon yayınları yapmaktır. Avrupa Komisyonu adına CHANNEL e Projesi, “The European Institute for the Media” tarafından yürütülmektedir. Avrupa ülkelerinden çeşitli yayın kuruluşlarının katılımı ile gerçekleştirilen bu projede Türkiye’yi Anadolu Üniversitesi temsil etmektedir.

CHANNEL e televizyonun yayınlarının amaçları şunlardır:

  • ASTRA uydusunu kullanarak Avrupa’da farklı diller kullanan geniş bir izleyici grubuna eğitici ve bilgi verici televizyon yayınlarını gerçekleştirmek.
  • Avrupa’da çeşitli ülkelerde yaşayan azınlıklara, özellikle de işçi konumundaki azınlıklara ve onların ailelerine eğitici ve bilgi verici televizyon programlarının yayımlanmasını sağlamak.
  • Avrupa’da birden fazla dille yayın yapan bir Yaygın Eğitim Kanalı oluşturmak. Böyle bir yayın kanalını destekleyecek kuruluşları bir araya getirmek.
  • Yayımlanan eğitici ve bilgi verici televizyon programlarının fayda-maliyet araştırmalarını yapmak.
  • ASTRA uydusunu kullanarak televizyon sinyalleri aracılığı ile bütün Avrupa’ya bilgi dağıtımını sağlamak.
  • Uzaktan öğretim kuruluşlarını CHANNEL e Projesi’nin içinde bir araya getirmek.

CHANNEL e Projesi’nin televizyon yayınları beş ana başlık altında toplanmaktadır.

  1. Dil Öğretimine Yönelik Programlar,
  2. Meslek Öğretimine Yönelik Programlar,
  3. Azınlıklara Yönelik Programlar,
  4. Gençlere Meslek Kazandırmaya Yönelik Programlar,
  5. Yaşam Boyu Eğitim (Yaygın Eğitim) Programları.

Avrupa’nın birçok ünlü yayın kuruluşu CHANNEL e Projesi içinde televizyon programı yayımlamaktadır.

CHANNEL e’ye program sağlayan kuruluşlar şunlardır:
Goethe Institute (Almanya),
Anadolu Üniversitesi (Türkiye),
Super Channel (İngiltere),
The Open University (İngiltere),
Fern Universitat (Almanya),
Deutsch Franzosiches Institut (Almanya),
National Distance Education Centre (İrlanda),
CEDEFOP (Almanya).

CHANNEL e amacı ve örgütlenmesi açısından farklı bir modeldir. Çünkü tepede yayın içeriğini, yapım tiplerini belirleyen bir organ, bir patron yoktur. Bu da CHANNEL e’nin özgürlükçü boyutunu ortaya çıkarmaktadır. CHANNEL e’ye televizyon programı sağlayan kuruluşlar, yapımlarının içerik ve biçimlerini kendileri belirliyorlar. Uyulması gereken tek ölçüt “eğitici ve bilgi verici televizyon programı” amacıdır. Bu ana amaç çerçevesinde program sağlayan kuruluşlar için hiçbir sınırlılık yoktur. Ancak reklam almak mümkün değildir. Yani reklama yer vermeyen bir televizyon yayın modelidir.

CHANNEL e Projesi’nde Türkiye’yi Anadolu Üniversitesi temsil etmektedir. Anadolu Üniversitesi CHANNEL e yayınları içinde her hafta yarım saat yayın yapmaktadır. Bu yarım saatlik kuşakta Avrupa’da yaşayan Türk işçilerine yönelik programlar yer almaktadır. Anadolu Üniversitesi’nin bu proje içindeki televizyon yayınlarının amacı, Türk işçilerine ve onların ikinci üçüncü kuşak çocuklarına Türkiye ile ilgili eğitici ve bilgi verici televizyon programları yayımlamak. Bu amaç doğrultusunda Anadolu Üniversitesi CHANNEL e’de yayımladığı programlarda ülkelerinden uzakta yaşayan vatandaşlarımıza, özellikle de onların çocuklarına Türkçe’nin zenginliğinden ve günlük yaşamda Türkçe’yi kullanırken özen gösterilmesi gereken basit ancak konuşmayı zenginleştirici kurallardan söz etmektedir. Nisan 1990 - Mayıs 1991 yayın dönemi içinde Anadolu Üniversitesi CHANNEL e yayınları içinde üç ayrı eğitim serisi (Türkiye Coğrafyası, Türk Dili ve Türk Edebiyatçıları, Turizm Sertifika Programı) içinde toplam 76 televizyon eğitim programı yayımladı.

Anadolu Üniversitesi’nin 1990 yılı (deneme yayın döneminde) yayın döneminde CHANNEL e Projesi içinde yaptığı yayınlar, CHANNEL e Projesi’nin yürütücü ortaklarından Hollanda Yayın Kuruluşları Birliği VNU tarafından Hollanda’da yaşayan Türkler üzerinde “Farkındalılık Düzeyi” araştırılmıştır. Araştırma sonucunda CHANNEL e yayınları içinde yer alan Anadolu Üniversitesi’nin televizyon yayınlarının Hollanda’daki diğer televizyon yayınları içindeki Türk izleyicileri açısından FARKINDALILIK DÜZEYİ %30 olarak çıkmıştır (VNU, 1990). Bu rakam 15’den fazla kanalın izlenebildiği bir Avrupa ülkesi için yüksek bir orandır.

CHANNEL e Projesi’nin yeni yayın dönemi 17 Haziran 1991’de başlamıştır. Televizyon programları yayınları ASTRA uydusundan RTL 4 televizyon kanali içinde gerçekleşmektedir. Bu yayınlar bütün Avrupa’da çanak antenle, Hollanda ve Berlin’de kablolu televizyondan izlenmektedir. Anadolu Üniversitesi yeni yayın döneminde geçen yayın döneminde olduğu gibi Avrupa’da yaşayan Türk işçilerine ve özellikle de ikinci üçüncü kuşak Türk işçi çocuklarına eğitim ve kültür programlarıyla seslenmektedir.

Avrupa’da yeni yapılaşmaların yaşandığı bir dönem içindeyiz. Gelenekselleşmiş diye bilinen birçok şey değişti hatta bazıları yok oldu. Avrupa hızla tek bir birliğe doğru ilerliyor. Avrupa Parlamentosu, Ortak Pazar, ortak para birimi ECU vb. gelişmeler hep bunun göstergesi. Kitle iletişim araçlarında tek çatı altında bir birliğe doğru gitmek o kadar kolay değil. Belki de imkânsız. Bilinen tek örnek de bütün Avrupa ülkelerine yönelik Avrupa Gazetesi (doğal olarak bu da bilinen tekellerin dışında bir yayın değil). Bu anlamda CHANNEL e Projesi Avrupa’nın şu günlerde yaşadığı hızlı değişim süreci içinde gelecek açısından gerçekten önemli bir olgudur. □
________________________________________________________________
Kaynakça
  • European Institute For The Media, Channel e Looking to the Future A Plan for Development, Mancester, February 1991.
  • Marketing / Research VNU, Channel e -Turkish Program- Awareness And Perception Among The Turkish Minority In The Netherlands First Impressions, Amsterdam, VNU 90-143.
  • Melvin L. De Fleur, Sandra Ball-Rokeach, Theories of Mass Communication (Fourth Edition), Longman Inc., New York, 1982.
  • Ünsal Oskay, XIX. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişiminin Kültürel işlevleri Kuramsal Bir Yaklaşım, SBF Yayını, Ankara, 1982.



Levend Kılıç | ADAM SANAT - SAYI: 72 - KASIM 1991