On [kırk] yıl önce birkaç Çinli köylü ortaklaşa olarak bir su kuyusu açmaya karar verirler. Sıcak yaz güneşi altında ulaşacakları serin suyun düşüyle toprağa kazmalarını sallayan köylüler, birden karşılarına çıkıveren bir asker heykeli karşısında şaşkına dönerler. Köylülerin şaşkınlıkları giderek daha da artar. Çukur genişledikçe art arda asker heykelleri belirmektedir; üstelik, kilden yapılmış heykellerin ellerinde hakiki bronz silahlar da vardır.
Su niyetiyle toprağı kazarken kısmetlerine asker heykelleri çıkan köylüler, bu arada kapalı kalmış bir tarih sayfasını açtıklarının farkında değillerdir.
Çin’in kuzeyinde Lintog bölgesinde 1974 yılında başlayan bu serüven hâlâ sürüyor; üstelik, daha ne kadar süreceği de belli değil.
Köylü ahbapların kazmalarla başlattıkları kazıyı arkeologlar on yılı aşkın zamandır küçücük âletleriyle ve bir kuyumcu titizliğiyle sürdürüyorlar.
Bugüne kadar yedi bin dolayında asker, beş yüz dolayında at, yüz otuz tahta savaş arabası ve her biri dörder at koşumlu iki bronz araba bulundu.
Toprağın altında çok düzenli bir şekilde yerleştirilmiş olan bu heykeller ordusu Çin’in ilk imparatoru Shih Huang Ti’nin mezarını koruyor. Yüzyılımızın en büyük arkeolojik bulgusu olarak değerlendirilen ve adına “İmparator’un Ordusu” adı verilen heykeller şimdi yoğun bir turist akını altında. Çin’e giden turistlerin ilk uğrak yeri olan ünlü Çin Seddi şimdi “İmparator’un Ordusu” nedeniyle ikinci plana düşmüş bulunuyor.
İMPARATOR’UN ORDUSU STOCKHOLM’DE
“İmparator’un Ordusu Stockholm’ü fethetti. Bunu iki at ve sekiz askerle başardı.
İsveçliler olayı ağızları açık ve hayranlıkla izliyor.”
İsveç’in en büyük akşam gazetesi Expressen, Stockholm’de Aralık ayında açılan “İmparator’un Ordusu” sergisiyle ilgili yazıya bu satırlarla başlıyordu. Avrupa’da ilk kez Stockholm’de gösterilen ve İsveç’e bir buçuk milyon krona mal olan sergi büyük bir ilgiyle izleniyor. Doğu Asya Müzesi’nde gösteriye sunulan sergide iki at, sekiz asker ve bir seyis yer alıyor.
Heykellerde titiz bir işçilik belirgin bir şekilde göze çarpıyor.
Asker ve at heykelleri yaşamdaki gerçek örneklerinin büyüklüğünde yapılmış.
Sergide yer alan sekiz asker ve bir seyisin yüz karakterleri birbirinden tamamen farklı.
Konuyla ilgili olarak hazırlanan kitapta bugüne kadar bulunan heykel askerlerin yüz karakterlerinin tümünün birbirinden farklı olduğu belirtiliyor.
Dahası, çoğunluğu Çinli olan orduda değişik ırklardan askerlerin de bulunmasına özen gösterilmiş olduğu yazılıyor.
Bu titiz çalışmanın yanı sıra, atların ve arabaların yerleşim biçimleri,
arkada kalan askerlerin silahsız olması,
ordunun savaşmaya hazır biçimde yerleştirilmesi, tüm detaylarda gerçeğe uygunluk sağlandığını gösteriyor.
Toprak altındaki bu tam donanımlı, düzenli ordu (!) Çin’in ilk imparatoru Shih Huang Ti’nin mezarını korumakla görevli. Shih Huang Ti, Milâttan Önce 210 yılında 50 yaşındayken ölen ve ünlü Çin Seddi’ni yaptıran imparatordan başkası değil. Ülkesini, canını ve iktidarını korumak için Çin Seddi gibi insan düşüncesinin sınırlarını zorlayan yöntemlere başvuran Shih Huang Ti, aynı zamanda öteki dünyadaki iktidarını sürdürmek için de önlemler almayı unutmamış.
Göz önünde kanıtlar olmasa insanin gerçekten de inanabileceği gibi değil Shih Huang Ti’nin marifetleri. “İmparator’un Ordusu”nu anlatan kitabı okurken insanın kendisini bir efsane kahramanının serüvenlerini okuyor gibi duyumsamaması elde değil. Çin’in başına çocuk yaşta imparator olan Shih Huang Ti, ülkesini ve iktidarını korumak için Çin Seddi’ni yaptırırken, daha 13 yaşındayken mezarını da hazırlatmaya başlamış.
Yedi yüz bin kişinin otuz sekiz yıl çalışarak yaptığı mezarın öyküsü şöyle:
Mezarlık alanında önce imparator için bir saray yapılır. Sarayın çevresine resmî kurumlar için binalar kurulur. Bu küçük kentin içine iki nehir yatağı kazılır. Bu nehir yatakları civa ile doldurulur ve manyetik bir sistemle sürekli akıntı halinde olmaları sağlanır. Kent’in tavanı gökyüzü görünümü alacak şekilde boyanır. Dış kısmı halılarla kaplanır. Halılar su geçirmez şekilde izole edilir. Bunun üzerine çimen ve ağaç ekilerek doğal bir arazi görünümü yaratılır.
Kentin giriş kapıları tuzaklı olarak hazırlanır. Öyle ki içeriye giren bir daha geri çıkamayacaktır. İmparator öldükten sonra, devlet yönetimindeki yakın adamları, erkek çocuk doğurmuş olan karıları, mezarı hazırlayan ve tuzakları bilen teknik adamları tabutu mezara sokacaklar ve bir daha geri dönemeyeceklerdir. Böylece onlar da öldükten sonra “öteki dünya”daki iktidarı imparatorla birlikte sürdürme onuruna sahip olacaklardır.
Shih Huang Ti mezarını koruyacak bir ordu kurmayı da unutmaz.
Bu ordu kilden yapılacak ama yaşamdaki gerçeğine tıpa tıp uyacaktır.
Ordu mezar olarak hazırlanan küçük kentin giriş kapısının önüne yerleştirilecektir.
İmparator öldüğü zaman mezarı hazırdı, ancak ordu için daha 40 yıl çalışılması gerekmişti. İşte 1974 yılından beri kazılan mezarın dış kapısını önünde kalan ordunun yerleştiği bölümdür. Bu efsanevî imparatorun mezarının bir kenarının 2.173, diğer kenarının 974 metre ve yüksekliği ortada 40 metreyi bulan bir tepelik arazi olduğu düşünülecek olursa, yapılan işin iğneyle kuyu kazmak olduğu daha iyi anlaşılır. Ordunun yerleştiği alanın sonuna ne zaman ulaşılacağı ise tam olarak bilinemiyor.
Ansiklopedilere henüz yeni bir dünya harikası olarak geçmiş olmasa bile tüm dünya mezarın içini görebilmek için meraklı bir beklenti içinde. “İmparator’un Ordusu”yla günümüzün en büyük turistik atraksiyonunu sağlamış olan Çinliler ise, mezarın içinde olanları hayal gücü ile düşünmenin olanak dışı olduğunu söylüyorlar.
Osman İkiz, Stockholm | Milliyet Sanat Dergisi - Yeni Dizi: 113 - 1 Şubat 1985