Orduda yasaklanan kitaplara TYS tepkisi...

İkibine Doğru dergisinin, geçtiğimiz haftalardaki sayılarında yaptığı “Ordu’da 96 yazara yasak” başlıklı yayından sonra, Türkiye Yazarlar Sendikası,
İstanbul Tabipler Odası Konferans Salonu’nda 20 Ağustos günü “Yasaklı Kitaplar - Yasaklı Yazarlar” konulu bir toplantı gerçekleştirdi.

Olayın kökeni, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 2 Mart 1987’de çıkarttığı ve yerli-yabancı 96 yazarın 280 yapıtını,
ordunun tüm personeline ve askeri okul öğrencilerine yasaklayan emre dayanıyor.

Komutanlığın yasaklı kitaplar listesinde,
  • Attila İlhan,
  • Çetin Altan,
  • Uğur Mumcu,
  • Yaşar Kemal,
  • Fakir Baykurt,
  • Doğan Avcıoğlu,
  • İlhan Selçuk,
  • Orhan Kemal,
  • Aziz Nesin,
  • Rıfat Ilgaz,
  • Necati Cumalı,
  • Oktay Akbal ve
  • Erol Toy gibi yazarların tüm yapıtları bulunuyor.

Yabancılar arasında ise,
  • Tolstoy,
  • Hemingway,
  • Dostoyevski,
  • Gorki gibi yazarların dünya klasikleri arasında sayılan yapıtları yer alıyor.

Yasaklı kitaplar arasında;
  • daha önce TV’de yayınlanmış (Örneğin Aziz Nesin’in başyapıtlarından “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”),
  • filme çekilip ülkemize uluslararası başarılar kazandırmış (örneğin Necati Cumalı’nın 1964 Berlin Film Şenliği’nde Altın Ayı ödülünü kazanan yapıtı “Susuz Yaz”) yapıtların,
  • Attilâ İlhan gibi TV için şiir programları düzenlemiş, dizilere senaryolar yazmış edebiyatçıların bulunması, olaya büsbütün şaşırtıcı boyutlar getiriyordu.


YAZARLARIN TEPKİLERİ

İkibin’e Doğru” dergisinin konuyla ilgili soruşturmasını yanıtlayan Attilâ İlhan, yasaklamanın “keyfi karar” olduğunu vurgulayarak şöyle diyordu:

Bu alınan kararda son derece büyük bir tutarsızlık görüyorum. Çünkü benim otuzdan fazla kitabım var. Bu otuz kitabın içinde acaba öbürleri ne bakımdan farklıymış da muaf tutulmuşlar, onu da anlayamıyorum. Mesela Haco Hanım yok içinde. Fena Halde Leman’ı yasaklayıp da Haco Hanım’ı nasıl serbest bırakırlar? Hiçbir mantığı olmayan bir iş.

  • Bu soruşturmaya yanıt veren yazar ve şairlerden Cemal Süreya, yasaklamayı kendisi için bir “şeref” olarak nitelerken,
  • Necati CumalıÇağdaş Türkiye’de Abdülhamit sansürünün bütün izlerinin, karanlık anlarının silinmesi gerekirken, bu yollara başvurmak tarih önünde nedametten, mahçubiyetten başka sonuç sağlamaz” diyordu.


TYS’NIN TOPLANTISI

Olay, Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu’nun genişletilmiş toplantısında yeniden boyutlandı.

Aralarında,
  • Mehmet Başaran,
  • Demirtaş Ceyhun,
  • Arif Damar,
  • Refik Durbaş,
  • Mehmed Kemal,
  • Pınar Kür,
  • Aziz Nesin,
  • Erdal Öz,
  • Kemal Sülker,
  • Emil Galip Sandalcı ve
  • Can Yücel’in de bulunduğu 50’ye yakın yazar, yasağın protesto edilmesini ve dava açılmasını istediler.

TYS Genel Başkan Aziz Nesin, bu yasağa karşı eyleme geçilmesini belirterek, şöyle diyordu:

Kara Kuvvetleri Komutanlığı, yetkisi olmayan, uzmanlığı içinde olmayan, insanlığa, hukuka, insan haklarına, demokrasiye aykırı yasak koymak suretiyle yasaları çiğnemiş bulunuyor. Görevini kötüye kullanmış oluyor. Bunun hesabının sorulması gerekir.

Toplantıya katılan yazarlardan Can Yücel ise kitapsız bir memleket haline geldiğimizi söyledi.

Türkiye’de yasaklamaların hiçbir zaman gündemden kalkmadığını belirten Can Yücel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anadolu’da da kitap satılmıyor. Son günlerde iyice kitapsız bir memleket haline geldik.
Türkiye giderek yozlaşıyor, lümpenleşiyor. Bence kitaplarımızı korumanın yolu onları sigorta ettirmekte.”


BASINDA...

Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın “yasak kitapları” arasında 7 yapıtı bulunan Oktay Akbal ise,
Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yayınladığı “Kitaptan Korkuldukça…” başlıklı yazısında olayı kınayarak şöyle diyordu:

“Bilmem ne zaman zararlı kitap, yasak kitap, korkulan kitap evhamından kurtulabileceğiz?.. Kitap düşmanlığıdır Atatürk’ün özlediği ‘Fikri hür, irfani hür, vicdani hür’ kuşakların yetişmesini engelleyen... Kitap sevmemek, kitap okumamak, kitaptan korkmak bir toplumu gerilik çıkmazına sürükler. Bugün kitap baskısı, dağılışı 52 milyonluk bir ülke için utanç verici durumdadır. Üç beş binlik baskılarla yayımlanıyor en güzel en değerli yapıtlar... Bunlar bile iki üç yılda ancak tükeniyor. Ülkemizin büyük kentlerinde, birkaç da önemli ilçe merkezinde satılır bu kitaplar. Anadolu’nun uzak yörelerinde yaşayanlar ise bu kitapları göremezler, bulamazlar bile. Kimileri de evinde sakladığı kitaplardan korkar, onları nereye kaçıracağını bilemez. Hele ‘tehlikeli’ dönemlerde başına dert olur bunca parayı kıyarak aldığı yapıtlar...Bir de ‘çağdaş uygarlığa’ yetişmekten, onu aşmaktan söz ederiz! Bir ülkede kitap, en korkulur nesne sayılırsa, o ülke yöneticileri bile yılda iki üç kitap bile okumazsa...

‘Şu kitaplar acaba zararlı mıdır?’ diye 304 kitabı üst makamların dikkatine sunmak şaşırtıcı bir iştir her şeyden önce... Ayıptır, çirkindir de…
Biz bu tür davranışların çirkinliğini, ayıplığını, çağdışılığını anlayamadığımız sürece, geri kalmışlık batağından ne yapsak, kurtulamayız.”



Milliyet Sanat Dergisi - Sayı: 175 - 1 Eylül 1987