Kadınlar otomobil kullanmalı mı?


Bundan bir ay önce kırk dokuz Suudi Arabistanlı kadın, ülkelerinin başşehri olan Riyad’da bir araya gelmiş, bir süre otomobil kullanarak kadınların araba kullanmasını engelleyen yasa ve kuralları protesto etmişlerdi. Birkaç gün sonra bu eylemlerini Cidde’de tekrarlayacaklardı. Ancak şeyh Aziz bin Abdullah bin Baz imzasıyla yayımlanan bir fetva, “Kadınlarla ilgili bu yasağın sürmesini ve bu tür şeytani girişimlerin önlenmesini”, önerdiğinden yönetim bu konudaki baskısını arttırınca bu girişimlerinden vazgeçmek zorunda kalmışlardı.

Acaba Suudi Arabistan’da kadınlar niçin ikinci sınıf, zavallı, aciz yaratıklar olarak kabul edilmektedirler?
Bu davranışın nedenlerini Suudi Arabistan’da geçerli yasaların, kuralların kaynağı olan Kuran’da aramalıyız.

Kuran’da Bakara Suresi’nde şöyle denir:
Kadınlarınız, sizin, evlat ekeceğiniz tarlalardır. Tarlamızı nasıl isterseniz ekin, nefsiniz için peşinden iyilikler yapın.

Bu “tohum tarla” benzetmesi, Kuran’ın başka bölümlerinde de vardır:
Tanrı onu hangi maddeden yarattı? Bir damladan... ve geleceğini belirledi...” (Kuran, 16-21)

İnsan, neden yaratıldığını düşünmelidir: Kasıklarla kaburgalar arasından çıkan bir sıvıdan  yaratılmıştır!” (Kuran 5-7)

Tohum tarla” benzetmesi, çocukla babası arasındaki bağın, çocukla annesi arasındaki bağdan çok daha önemli olduğu düşüncesinin doğmasına, aile ve toplumda babanın ön plana geçmesine yol açmıştır: “Tarla” yani anne, sadece babadan gelen tohumun beslenmesi için bir ortamı, bir besi yerini oluşturur, ama çocuğu meydana getiren bütün cevher, “tohum”u veren erkekten, yani babadan gelmektedir.

Tohum tarla” benzetmesi aslında Kuran’dan da eskidir.
Kuran sadece üretim konusunda yürürlükte olan daha eski bir inancı kayda geçirmiş ve sürdürmüştür.

Tohum tarla” benzetmesi mesela eski Yunan toplumunda yürürlüktedir ve bu toplumun sanat eserlerinde dikkati çeker:

Antigon oyununda Kreon, kardeşi Poyneikes’in cesedini yasağa rağmen gömmeye kalkışan Antigon’u ölüme mahkûm ettiğinde,
Antigon’un kardeşi İsmene’ye sorar: “Kendi öz oğlunun nişanlısını mı öldürteceksin?

Sofokles, Kreon’a şu cevabı verdirir: “Sabanı olan sürecek başka tarla bulur!

Oresteia adlı eski Yunan dramında Apollon, “Analarla çocukları arasında kan bağı yoktur. Onlar sadece ekilmiş tohumlar beslerler!” der.

Eski Yunan’da da erkek öndedir, kadın ikinci sınıf bir vatandaştır. M. Pallatino, “The Estruscanss” adlı eserinde, “Etrüks diyarında, sonra da Roma’da kadının toplumdaki rolü, Yunan kadınınkinden her bakıma üstündü”, demekte ve “ziyafetlere kadınların da katılmasının Yunan yazarları şaşırttığını, Romalıların bu davranışlarının Yunanlılarca ayıplandığını”, nakletmektedir.

1987’de Almanya’da, Essen Üniversitesi’nde teoloji dersleri vermekte olan Uta Ranke-Heineman, kürsüsünden uzaklaştırılmış, kilisenin onayı olmadan atama yapılabilen başka bir kürsüye atanmıştı. Suçu, Hazreti Meryem’in İsa’yı doğurduğunda bakire olmadığını ileri sürmekti.

Uta Ranke Heineman sıradan herhangi bir öğretim üyesi değildi; bir cumhurbaşkanının kızı, sonra Polonya’nın en yüksek rütbeli Katolik din adamının kardeş çocuğuydu. Bu şekilde cezalandırılınca tuttu senin cinsiyetle ilgili bu tutumunu eleştiren bir kitap yazdı. 1989’da yayımlanan bu kitap Almanya’da en çok satan eserler arasında yer aldıktan sonra bu yıl İngilizceye çevrilip Double Day tarafından bastırıldı: “Bunuchs for the Kingdom of Heaven” (Cennetteki Krallık için Hünsalar) başlığını taşıyan bu kitabın bir yerinde, 12. yüzyılda yaşamış bir Katolik büyüğünün insanlara, “Kadının kötü kokan bir meni damlasından oluştuğunu ve kaderinin eninde sonunda kurtlara yem olmak olduğunun hatırlanmasını”, önerdiği nakledilmektedir.

Bir çocuğun oluşması için gerekli tohumun hem kadından hem de erkekten gelen ürünlerle meydana geldiği 18. yüzyıldan beri bilinmektedir. Ama Suudi Arabistanlı aydın kadınlar, kadınlarla erkeklerin toplumda artık eşdeğer kabul edilmeleri gerektiğini ileri sürmeye kalktıklarında -bugün bile- başlarına taş yağmaktadır.

Suudi Arabistanlı kadınlar bunu niçin istemektedirler?

Toplumun yarısı yerine bütün fertlerinin üretimin her türlüsüne katılarak
o toplumun dünyada yarın işgal edeceği yeri belirleyecek kapasitesine katkıda bulunacak kadar gelişmesi gerektiğine inandıklarından!

  • Kadınlar zavallıdır”,
  • Kadın ikinci sınıf, korunmaya muhtaç, aciz bir yaratıktır”, gibi düşüncelerle kadının eğitimini en ileri düzeye çıkartması, yaşama aktif olarak katılması engellenirse, bir ülke tüm potansiyelini kullanamayan bir zavallılar ülkesi haline gelir ve günün birinde zengin petrol gelirleri bile bu zavallılığı dengeleyemez.

İnsanların sadece yarısının değil, tümünün ussal ve fiziksel üretime en üst düzeyde katkıda bulunabilmeleri için ve her iki cinsten insanların bu katkı konusunda gelişebilmelerini sağlayacak en elverişli ortam demokrasi olduğundan, demokrasinin sadece nüfusun yarısı için yani erkekler için geçerli, diğer yarısı yani kadınlar için geçersiz olmaması gerektiğinden, kadınları ikinci sınıf, aciz, sadece tohum ekilen tarla sayan Tunç Devri safsatalarından sıyrılmanın zamanının geldiğini haykıran Suudi Arabistanlı aydın kadınlar haklıdırlar. Bu nedenle cesur ve uygar davranışların saygı ile anmamak kabil değildir!




Selçuk Erez | Cumhuriyet - 23 Aralık 1990 Pazar