I. New York Sanat Festivali


Birçok sanat dallarında dünyanın başkenti olan New York’ta,
şimdiye kadar bir uluslararası sanat şöleni düzenlenmemiş olmasına şaşmamak elde değil.
Havsalaya sığmayacak bir şey, ama gerçek.

Bu yıl, 11 Haziran’da başlayan ve 11 Temmuz’a kadar sürecek olan “Birinci New York Uluslararası Sanat Festivali”, “20. Yüzyıl Müzik, Dans, Tiyatro, Film ve TV’sinden güçlü örnekler sunacak.” Bir aylık şölende 350 etkinlik var. Bunların 40’ı prömiyer. Ayrıca, çeşitli deneme toplulukları, 70 yeni etkinlik sunmaya hazırlanıyor.

Aralıksız 31 gün ve gece, beş icra sanatının nabzı New York’ta atacak. Koca kentin dillere destan sahneleri, konser salonları, sinemaları, kucaklarını Amerika içinden ve dışından gelen virtüözlere ve sanat topluluklarına açacak. Columbia Üniversitesi, New York Üniversitesi, New York Şehir Üniversitesi ve başka yüksek öğretim kuruluşları, festivalin yanı sıra, konferanslar ve sempozyumlar düzenliyor.

20 kadar ülke, şölene müzisyen, orkestra, dans ve sahne sanatçıları, gönderiyor.
Filmlerin ve TV programlarının çoğu Amerika’dan.


Tiyatro programı özellikle güçlü:
  • Theodore Mann, Tennessee Williams’ın (bizde de oynanmasını özlediğimiz) “Kertenkele Gecesi”ni,
  • Martha ClarkeTarlanın Gözleri var, Ormanın Kulakları” adlı yeni oyunu,
  • José Quintero (başrollerini Jason Robards ile Colleen Dewhurst’ün oynadığı) bir Eugene O’Neill’i “Günden Geceye” dramını sunuyor.
  • Bir Amerikan piyesinin dünya prömiyeri şölenin ilk gününde yapılacak: Jim Leonard’ın “Yalnız V ve V”si.

  • Polanya’dan “Cricot 2Tiyatrosu, ünlü yönetmen Tedeusz Kantor’un sahnelediği “Asla Dönmeyeceğim” oyununu,
  • İrlanda’nın “Gate Tiyatrosu Sean O’Casey’in “Juno ile Tavus Kuşu”nu,
  • İsrail’den Haifa Şehir TiyatrosuGhetto”yu,
  • Arjantin’den Eduardo Pavlovsky Topluluğu, İspanyolca ve İngilizce birkaç piyes,
  • Japonya’dan Masaji Terasawa Topluluğu çocuk oyunları getiriyor.

  • Arvin Brown (başrolleri yine Jason Robards ile Colleen Dawhurst’ün paylaştığı) bir O’Neill güldürüsü sunacak: “Ah, Şu Çorak Ülke!

Çocuklar için,
  • Çin’den Yinçuan Peking Operası.
  • Kanada’dan “Sirk Topluluğu”,
  • Fransa’dan Gölge Tiyatrosu var.

  • Pan-Asya Repertuar Tiyatrosu”, Momoko Iko’nun yeni piyesinin dünya prömiyerini yapacak.
  • Cezayir’in “Uba Repertuar Tiyatrosu” ise Fatma Gallaire-Burega’nın,
  • Endonezya’nın “Rendra Tiyatrosu” da “Hazret-i Süleyman’ın Çocuklarının Töreni” başlıklı piyesin Amerikan prömiyerini yapacaklar.

Birinci New York Uluslararası Sanat Festivali’nde müzik programı görkemli.

Sunulacak olan 75 resital ve konserde,
  • Zubin Mehta yönetiminde New York Filarmoni,
  • Leonard Bernstein yönetiminde Şikago Senfoni,
  • Luciano Berio yönetiminde New York Oda Senfonisi,
  • Leonard Slatkin yönetiminde St. Louis Senfoni,
  • Juilliard Dörtlüsü,
  • Pierre Boulez Topluluğu,
  • New York Şehir Operası,
  • Oda Müziği Birliği vb. var.
  • Ünlü tenor Placido Domingo da özel bir program sunacak.

Amerika dışında festivale katılacak olan topluluklar arasında,
  • Macaristan’dan Bartok Dörtlüsü,
  • İsveç’ten Hagerstens Motet Korosu,
  • Hindistan’dan Asla Bosle,
  • Kanada’dan Montreal Senfoni Orkestrası ve Orford Dörtlüsü,
  • İngiltere’den Londra Senfonietta Topluluğu ve Çilingiryan Dörtlüsü,
  • Finlandiya’dan Sibelius Akademi Dörtlüsü,
  • Senegal’den Yussu N’dur ve Dudu Ndiaye Rose,
  • Mali’den Salif Keyta, Gine’den Amazonlar Topluluğu vb. var.

Bale ve modern dans alanında festivale katılacak olan toplulukların kimisi Amerikalı (
  • American Ballet Theatre,
  • American Ballroom Theater,
  • Merce Cunningham,
  • Harlem Dans Tiyatrosu,
  • New York Şehir Balesi),
kimisi başka ülkelerden (
  • Batı Almanya’dan Pina Bausch Dans Tiyatrosu,
  • Japonya’dan Suzushi Hanayagi ve Kazou Ohno,
  • Kanada’dan Jean-Pierre Perreault).


Birinci New York Uluslararası Sanat Festivali, icra sanatları (müzik, dans, tiyatro, film ve TV) alanında tarihi bir önem taşıyacak. Gerek Birleşik Amerika’nın gerekse başka ülkelerin önde gelen sanatçılarıyla topluluklarının devlet desteğiyle, vakıf yardımıyla, özel sektör katılımlarıyla bu festivalde kendilerini göstermeye çalışmaları boşuna değildir.

Türkiye bu şölende yoktur.

Türk sanatları, New York Sanat Festivali’nde temsil edilmeyecektir.
Türk sahne ve dans sanatçıları, Türk virtüözleri ve orkestraları, New York’ta görülmeyecek, alkışlanmayacak, yorumlanmayacak.

Başta İdil Biret ve Suna Kan olmak üzere, klasik müzik üstatlarımızdan biri ya da birkaç festivalde resital veremez miydi?
Orkestralarımızdan biri ya da oda Orkestrası veya başka bir topluluğumuz için bir konser sağlanamaz mıydı?

Devlet Tiyatroları’ndan ya da İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan İngilizce konuşabilen bir grup bir Türk piyesi sunamaz mıydı?

Bir Türk filmini New York Sanat Festivali’nin programına koyamaz mıydık?
Bir dans topluluğu gönderemez miydik?

24 Haziran günü Festival “Uluslararası Kadınlar Programı”nı sunacak.
Güney Afrika “Vusisizwe Oyuncular” ve
Japonya’dan Setsu Asakura kadınlara ilişkin programlarını getiriyorlar.

Arjantin’den iki oyun geliyor:
Biri “Antigone
öteki “Jean d’Arc”.

Hindistan’ın katkısı, “Nehru’nun Hapishaneden Kızı İndira’ya Mektupları”. Tek kişilik bir oyun.

İster istemez düşünüyoruz, üzülerek düşünüyoruz: Bu program çerçevesi içinde ya da festivalin başka bir kesiminde, Yıldız Kenter’in “Ben Anadolu”yu İngilizce oynaması Türk kültürünün imgesi bakımından doğru ve yararlı olmaz mıdır? Güngör Dilmen’in güçlü oyunu Yıldız Kenter’in yabancıları büyüleyen temsiliyle New York Uluslararası Sanat Festivali’ne getirilmemeli miydi?

Ne var ki biz Türkler, birbirimizin eserlerini çoğu zaman baltalamak yoluna gidiyoruz.
Özal hükümetinin bu konudaki davranışları, yanlış ve yıkıcı olmakta devam ediyor.

Ve dış âlemi iyi izlemekte olduğunu öne sürüp duran hükümetimiz, aslında, katılabileceğimiz en önemli uluslararası kültür etkinliklerinin varlığından bile habersizdir. New York Festivali’ne katılmak fırsatını kaçırmış olmamız, bu cehaletin ve umursamazlığın sonucudur. Üstelik, Özal hükümeti yeni bir gaflete sürüklenmiştir: “Kanuni Sultan Süleyman Çağı” sergisi yurt dışında ilgi gördüğü için, yetkililerimiz sanıyorlar ki tümüyle Türk kültürü Amerika’da ve Batı Avrupa’da tanınmıştır artık. Sanıyorlar ki Batı’da her Allah’ın kulu, yalnızca Kanuni’yi değil, Osmanlı tarihini ve uygarlığını mükemmel öğrenmiş ve çağdaş Türkiye hakkında olağanüstü olumlu bir izlenim edinmiştir. Sanıyorlar ki bundan sonra herkes bizi tanıyacak ve takdir edecek. Sadece hükümet değil, kamuoyu bile bu yanılgı içinde.

Birinci New York Uluslararası Sanat Festivali tüm etkinlikleriyle başladı.
Biz o Festivalde yokuz.
Başka sanat şölenlerinde olmadığımız gibi.
En can alıcı kültür olaylarında katılım ve katkımız olmadığı gibi.



Talât Halman I Milliyet Sanat Dergisi - Sayı: 194 - 15 Haziran 1988