Birçok turistin uğrağı olan Yeşil'deki çay bahçesinden, Bursa Ovası'na bakıyorum. Son yıllarda gittikçe artan endüstri gelişimi, Gemlik'ten sonra yol boyunca, tekstil, otomotiv, mobilya, kimya, meşrubat sanayiinin kuruluşlarıyla donanmakta.
İlk dönem ressamlarımızdan Ahmet Şekûr'un (1856-?) İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ndeki ovanın sınırlı genişliğini duyarlı bir mekân anlayışıyla yansıtan “Bursa Ovası” konulu tablosunu anımsıyorum.
Ahmet Hamdi Tanpınar da ünlü “Bursa'da Zaman”ında ovayı şöyle anlatır:
“Bursa Ovası'nın en sevdiğim tarafı, Muş veya Erzurum ovası gibi, sonsuz uzamamasıdır.
Gözün lezzet alabilmesi için yetecek derecede büyük ve geniş, o kadarla kalıyor. Onun için, daha ziyade bir sanat eserine benzer.”
Günümüzde, bir yandan hızlı sanayileşmenin, öte yandan düzensiz bir kentleşmenin saldırısı karşısında, Bursa Ovası, gittikçe yozlaşan, incelen yeşil bir seride dönüşüyor. Bursa'nın silüetinde gittikçe artan blok yapılar, apartmanlar nerdeyse, minarelerin kubbelerin, tarihsel yapıların yukarsından bakıyor. Eski ile yeni, geçmiş ile bugün, ölüm ile yaşam, yıkım ile yapım bu kentte sarmaş dolaş. Nice mevsimleri günümüze taşımaktan yorulmuş tarihsel evler, değişik konumlarda rengi kararmış, çöküntüye yüz tutmuş kiremit çatılar, apartman yığınları arasında sıkışıp kalmış. Eski bir türküdeki, “Bursa'nın ufak tefek taşları”yla birbirine bağlanan ve sayıları gittikçe azalan bu eski yapılar şimdi, Muradiye'nin, Emirsultan'ın geçmiş yüzyılların soluğunu duyuran, daracık, ıssız sokaklarına çekilmiş.

“Hep bu ilk kuruluş çağının havasını” saklayan, onun arasından bizimle konuşan, “onun şiirini teneffüs eden'” Bursa'yı, Tanpınar, şöyle tanımlıyor:
“Bu şehre tarih damgasını o kadar derin ve kuvvetle basmıştır. O her yerde kendi ritmi, kendi hususi zevkiyle vardır. Kâh bir türbe, bir cami, bir han, bir mezar taşı, burada eski bir çınar, ötede bir çeşme olur ve geçmiş zamanı hayal ettiren manzara ve isimle üstünde sallanan ve bütün çizgilerine bir hasret sindiren geçmiş zamanlardan kalma aydınlığıyla sizi yakalar. Sohbetinize ve işinizin arasına girer, hülyalarınıza istikamet verir.”
Tanpınar'ın bu ünlü denemesinin üzerinden kırk yıla yakin bir süre geçmiş. Ama, Bursa'nın yüzyıllardır yaşamla bütünleşen, düşlerimizi yönlendiren o tarihsel ve sanatsal büyüsünün izleri birçok kuytu köşelerde barınmakta. Yakin yıllarda hızla artan düzensiz kentleşme ve sanayileşmenin acımasız, yozlaştırıcı saldırılarına karşın.
İşte, Bursa Belediyesi Başkanlığı, 13-18 Mayıs günlerinde düzenlediği “Tarih içinde Bursa '85” adlı bir dizi etkinlik ve Mayıs sonuna değin süren sergilerle kentin geçmişle geleceği arasında sağlıklı bir çözümün araştırılmasına girişiyor. Çeşitli mekânlarda gerçekleştirilen bu bir dizi etkinlikle “kentin, tarihi, ekonomik, toplumsal ve kültürel konumunun geçmişten geleceğe uzanan bir çizgide gözlenmesi, çeşitli boyutlarıyla irdelenmesi ve uygulamaya ışık tutacak somut birikim ve önerilere ulaşılması” amaçlanıyor.
Bu kapsamda açılan sergiler arasında en çok ilgi çekenlerden biri de, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde yer alan Mimar Bülent Çetinor'un “Bursa Resimleri” konulu sulu boyalarıyla, fotoğraf sanatçıları arasında düzenlenen bir yarışmanın sonuçlarını içeren “Bursa'da Zaman” adlı fotoğraf sergisi oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ni 1951'de bitiren ve öğrencilik yıllarında Prof. Holzmeister ve Ercüment Kalmık'ın yönlendirmesiyle resime başlayan Bülent Çetinor'un (d. 1928) daha önce İstanbul'da sergilediği sulu boyalarında Boğaziçi yalılarından, Antalya, Bodrum, Bingöl, Safrabolu evlerine değin, ülkemizin dört bir köşesine yayılan ve eski evler, sokaklar, pitoreski üzerinde yoğunlaşan resim tutkusunu izlemiştik. “Bursa Evleri”nde de 1945'ten bu yana tutkulu bir uğraşla süren çalışmalarından kırk sulu boyayı ortaya çıkarıyor. Bursa ve çevresinde, iklimlere, yerel gereçlere göre değişiklikler gösteren evler, köşkler, camiler gibi, bu yörede yoğunluk gösteren Osmanlı sivil mimarlığının ayakta kalabilmiş en belirgin örneklerini titiz bir sulu boya tekniğiyle saptamakta. Mimarlık uğraşından gelen deneyimle perspektif kurallarını ve çizim disiplinini sulu boya tekniğinin, ışıklı, arınmış, saydam renk değerleriyle ustaca birleştiren Çetinor'un yöredeki Türk evlerinin on on beş yıl önceki görünümleri belgeleyici bir tutumla yansımış, Osmanlıların ilk başkenti Bursa'nın yanı sıra Bozüyük, Geyve, İznik, Sapanca, Mudanya ve Tirilye'deki kasaba evlerinin geleneksel mimarilik özellikleri, değişken ve özgün üslupları çok titiz bir sanat emeğiyle saptanıyor.
Aynı galeride yer alan “Bursa'da Zaman” konulu fotoğraf yarışmasında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın aynı adli ünlü şiir ve yazısındaki kentin yaşamında bugün de etkisini sürdüren tarihsel ortam, geçmiş güzelliklere duygulara, anılara görsel bir boyut getirmek öngörülüyor. Yarışmada ödül alan Müfit Çırpanlı, Kâzım Zaim, Ahmet Özyurt'un ve mansiyonlara değer görülen Barbaros Altındiş, Sema Erkan, Arzu Karamani, Mustafa Kaya, Hakan Kızılcıkoğul, Serdar Onan, Ercüment Özoğul, Yonca Tari'nin, Bursa'nın bugünkü yaşam görüntüleri arasında değişik açılardan tarihsel yapıların aydınlığına ve insan ilişkilerine yönelen yapıtlarında kendi zamanlarını arayıp bulma kaygıları izleniyor. Çoğu genç sanatçıların objektiflerinde Bursa'nın tarihsel ortamı çağdaş motiflerle birleşmekte. 36 renkli ve 15 siyah-beyaz fotoğrafın yer aldığı sergide, Sabit Kalfagil, Cengiz Civa, Yücel Erkan'ın fotoğrafları da anılmaya değer.

‘BURSALI KARAGÖZ’ SERGİSİ
“Tarih içinde Bursa '85” etkinlikleri arasında yer alan ilginç bir gösteri de, 14 Mayıs'ta Yeşil'deki Türk-İslam Eserleri Müzesi'nde açılan “Bursalı Karagöz” sergisi oldu. 14. yüzyılda Bursa'da yaşamış Şeyh Muhammet Küşteri, Karagöz - Hacivat olarak halk arasında efsaneleşen perde sanatının yeryüzündeki öncülerinden biriydi. Söylenceye göre, Bursa'da bir cami yapımında çalışan ve şakaları, nükteli konuşmalarıyla işçilerin çalışmalarını engelledikleri için Sultan Orhan'ın buyruğuyla öldürülen iki yapı ustasının anılan Şeyh Küsteri'nin buluşu olan bu perde oyunuyla yüzyıllarca yaşatılıyor. “Bursalı Karagöz” sergisinde, ayni zamanda güçlü bir orta oyuncusu olan ünlü Karagöz ustası Hayali Küçük Ali'nin yirmi yıl önce yaptığı Karagöz oyunlarındaki çeşitli sahneler ve birçok tipler tanıtılıyor. Karagöz sanatının çağdaş ustalarından biri olan Küçük Ali’nin (1886-1974). 1965'te deve derisi üzerine çizip boyadığı yirmi Karagöz oyunu sahnesi ve bunlar oluşturan çok sayıda figürler Bursa Müzesi'nin tozlu arşivleri arasından ilk kez gün ışığına çıkarılıyor.
Bahçe Sefası,
Kanlı Kavak,
Tahir ile Zühre,
Ferhat ile Şirin,
Karagözün Gelin Olması,
Cazular,
Hain Kahya gibi,
ünlü Karagöz seyirlikleri,
zenneli, çengili köçekler,
kavak-çini,
yılanı yiyen geyik,
yelkenli gemiler,
şemsiyeli kadınlar,
çalgılı figürler, v.b. dekoratif motiflerle tanıtılıyor.
Hayali Küçük Ali'nin yetenekli elinden çıkma bu Karagöz oyunu sahnelerinde derin ve köklü bir halk kültürünün “olağanüstü görüntü malzemesiyle, tasvirleriyle, göstermelikleriyle benzersiz bir görsel beğeninin” şimdi geçmişe mal olmuş otantik örneklerinden birini buluyoruz.
MEZAR TAŞLARI MÜZESi

Bursa Belediyesi Sergi Salonu'nda 15 Mayıs'ta açılan “Anadolu'da Yaşam ve Mimarlık” konulu sergide ise geçmişle geleceği birleştirme ve yaşanılır bir ortam yaratma yolunda dört yörede başlanan girişimler, proje çizimleri, maket ve fotoğraflarla tanıtılıyor.
- Bursa'nın doğusundaki gecekondu önleme bölgesi,
- Kale Sokağı'nı sağlıklaştırma projesi,
- Tophane ve çevresini koruma planı,
- Orhan ve Ulucami arası alan düzenlemesi maket ve projeleri yanı sıra,
- ODTÜ Fotoğrametri Uygulamaları,
- Karadeniz Üniversitesi'nin desteğiyle Maçka'da başlayan Sümela Manastırı Onarım Projesi ve
- Niğde Aksarayı'nın Güzelyurt (Gelveri) bucağında Yıldız Üniversitesi'nce girişilen çok zengin uygarlık ve tarih dokusunun korunma ve onarım çalışmaları izleniyor.
18 Mayıs'ta Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nda yapılan “Tarih içinde Bursa '85” Sempozyumunda;
- “Bursa'da 1. Grup Restorasyon Uygulamaları”,
- “Bursa'da Sivil Mimarlık örneği Yapılarda 2. Grup Uygulamaları” ve
- “Bursa'da 2000” konuları
Prof. Orhan Alsaç, Gönen Çakmakçı ve Prof. Metin Sözen başkanlığında tartışıldı.
- Mimar Hüsrev Tayla, Kazım Baykal, Prof. Sözen'in katıldığı bir söyleşiden sonra
- Akbank Sanat Galerisi'nde “Bursa 2000 Fikir Projeleri Yarışması” sergisi açıldı.
OLUMLU ADIMLAR
“Tarih içinde Bursa 85” etkinliklerinde Bursa için gelenekle çağdaşlık arasındaki değişim ve çelişkiler yumağında geçmişten yarına uzayan sağlıklı çözümler araştırılıyor. Bursa Belediyesi'nin son yıllarda gerçekleştirdiği ya da giriştiği birçok uygulamalarda geçmiş yaşam biçimlerine çağdaş bir işlev kazandırmak, yaşayan mekânlar oluşturma çabası izleniyor. Önceki yıllarda onarılan Eski Bakırcılar Kapalı Çarşısı, Eski Aynalı Çarşı, Emirhan ve Kozahanı işhanları ve avlusu, Altıparmak Park'ndan sonra, 16 Mayıs'ta halka açılan Tophane yamaçlarının düzenlemesi, Süleyman Çelebi'de yapımı süren Türk Hava Kurumu Gençlik Parkı, Ulucami - Orhan camileri alan düzenlemesi bu girişimin gözle görülen örnekleri.
Bursa Belediyesi'nden tarihsel ve kültürel mirasın korunması ve günümüz yaşamıyla uyumlu biçimde bağdasan güncel işlevler taşıyan soluk alan mekânlar oluşturma çabasının bu doğrultuda sürdürülmesini bekliyoruz. Bu yıl yapılamayan “Bursa'da Geleneksel El Sanatları” ve kitap sergileriyle Bursa'da yetişen ve Bursa'yi konu alan ressamlarımızın (Ahmet Şekûr, Şefik Bursalı, Hale Asaf, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İbrahim Balaban, v.b.) tablolarından oluşan Bursa resimlerini içeren sergiler de önümüzdeki yıl gerçekleştirilebilir. Bu tarihsel kenti yazınımızda ölümsüzleştiren Ahmet Hamdi Tanpınar adinin, bir sokak, cadde ya da alana verilmesi de Belediye Başkanı Sayın Ekrem Barışık'a yaraşan çok değer bilir bir davranış olacaktır.
Ahmet Köksal | Milliyet Sanat Dergisi - Yeni Dizi: 121 - 1 Haziran 1985