Almanya 40 Metrekare


[Cinsel gelişimimi travmatize eden unutulmaz bir sahne]

Milliyet Sanat Dergisi - Sayı: 172 - 15 Temmuz 1987
________________________________________________________________________________________________







Milliyet Sanat Dergisi - Sayı: 176 - 15 Eylül 1987
________________________________________________________________________________________________




Almanya 40 Metrekare’yi değişik duygularla izleyebilirsiniz: Beşyüz bin lira başlık parasını bastırarak aldığı karısı Turna’yı (Özay Fecht), çalıştığı Almanya’ya getirip, 40 metrekarelik eve kapatan Dursun’un (Yaman Okay) kişiliğinde odaklanan yanlışlarla, tüm bir toplumun algılandığı savunulabilinir... Karısını hastalık derecesine varan bir şekilde dışarıya bırakmamak gibi bir ‘özel durum’dan, ‘genel değerlendirmeler’e gidildiği, Türk insanını (erkeğini) en hoyrat’ biçimiyle göstermesinin yanlış olduğu da düşünülebilinir. Ama, 1951 Çankırı doğumlu bu genç yönetmenin sinema bilgisini başarıyla kullandığı, sabırla ilmikler atarak yazdığı anlaşılan senaryonun dinamizmi ve tek bir kapalı mekanda film çekmenin tüm zorluklarını göğüsleyen azmi yadsınamaz. Ayrıca, kaba genel bakış dışında ayrıntılara girildiğinde de, farklı bir kültüre uyum sağlamaya çalışan ya da çalışmayan/çalışamayan insanlarımızla ortaya çıkan Almanya sorununa, Tevfik Başer’in, bu kısa/küçük filmin çerçevesi içinde dürüst yaklaştığı da görülebilir: Teknolojik ilerlemelerin alıp başını gittiği bir Batı ülkesinde çalışan İslam topluluğuna hizmet veren din sömürücüsü hocaların varlığının yanlışlığı ya da arka avluya bakan pencerelerden birindeki küçük kızla iletişim kurmaya çalışan Turna’yı görünce perdeleri çeken Alman annenin tutumunun yanlışlığı gibi...


Filmle ilgili asıl belirtmek istediğim ise, Turna adlı Türk köylü kadınının şahsında işlenen ‘insan’a eğilişi Başer’in... Baba evinde de bir tür ‘mahpus’ olan sevdiği kişi olduğu halde Dursun’la evlendirilen, sağlıksız bir cinsel yaşamla birlikte, tavşan gibi çocuk doğurarak zamanından önce çöküp, yaşlanacak, bir eşya niteliğindeki köylü kadını... Ama önce insan... İşte bu insanı, bu insanın küçük sevinçlerini, umutlarını, umutsuzluklarını, üzüntülerini, bunalımlarını... 40 metrekare içindeki dünyasında geçen aylar boyunca yaşadıklarını, Özay Fecht, dört dörtlük yorumuyla unutulmaz kılıyor. Başer, sanki ele aldığı bu baş kişisini, ‘özellikle’ dış dünyadan soyutlayarak, insanın özüne, karmaşık yapısına ilişkin bir film yapmak istemiş... Umudu yoketmeden... Film, bir de bu bakış açısıyla değerlendirilmeli, bence.

Tevfik Başer’in bu ilk uzun metrajlı filmini öneririm.

Dar bir mekanı tüm objeleriyle ve enfes bir ışık çalışmasıyla değerlendiren İzzet Akay’ın görüntüleri
ve Claus Bantzer’in ekonomik müziğini de seveceğinizi sanıyorum.



Ali Ulvi Uyanık | Milliyet Sanat Dergisi - Sayı: 177 - 1 Ekim 1987