Hanefi Yeter


Çok uzun yoldan gelmişti, çok günler uykusuz
çerçevenin içinde işte bir resim
ne kadar varsa uyumsuz
oluşmuş onlardan yapanı belli değil
...
Bu hiç kendine benzemez resimde
güleç bir iyimserliği vardı
hem kendini hem bakanları aldatan
ve iş tulumu yağlıydı

Aras Ören, “Avrupa’yı Değiştiren Adam” şiirinde Hanefi Yeter’in resimlerinin çerçevesini böyle çiziyor.

Hanefi Yeter’in yeni resimleri, eskileri de öyle, uyumsuz ve “iş tulum"lu değil.
Ama “iş tulumu” giyenlerin dünyasını çerçevelerinde yansıtıyor.
Uyumsuzluk, yalnızca yaşanan ortamda, çelişkilerde, sorunların bir türlü çözülememesinde yatıyor.

Yeni sergisi “Düş ve Dans”ta Hanefi Yeter düşleri, gelecek korkularını, karamsar bekleyişleri, birbiriyle bütünleşmiş insanları, dansın estetik görünümü, coşkusu içinde ele alıyor. Sergideki resimler iki bölüme ayrılabilir. Bir, korkular -nükleer silahların yok ediciliğinin tedirginliği ve korkusu; çevre kirliliğinin sürekli insanı zehirlenmesinin korkusu gibi- iki, geleneksel göbek dansımızın görünümleri. Böylece hem düş ve hem de gerçeklik çağdaş, aynı zamanda güncel sorunlar resimlerde yansıtılıyor.


İNSANLIĞIN SORUNLARI

"Bir Kez Daha Ölüm Gelirse” adlı yapıtta şaşkın, kocaman kocaman açılmış gözleriyle tedirgin, huzursuz, korkan insanların çaresiz bekleyişleri resimleniyor. Ölümü beklerler. Edilgindirler. Karşı duracakları bir şeyleri yoktur. Birbirlerine sarılırlar. İçiçe geçerler. Tek yüz, tek vücut olurlar. Sorunlar, herkesin bildiği, bir insanın sorunu değil, tüm insanlığın sorunlarıdır. Benzer korku ve kuşkular Korkulu Yüzler, Sayın Baylar, Lütfen Hayır!, Çığlık resimlerinde de ele alınıyor.

Önceki resimlerinde yurt dışında yaşayan Türklerin içinde yaşadıkları toplumla olan çelişkilerini ve sorunlarını yansıtıyordu. Örneğin; arabalarının üstü tikış tıkış bavullarla, çantalarla dolu izinci “Alamancı”ları; piknik yapanları, yerde Türk ekmeği, kilim, radyo, yün ören bir kadın, yorgun yüzlü insanlarımız sevgiyle bütünleşmiş, tek bir benlik olmuş bir çifti; “Zurück” damgalı bir pasaport sayfasına düşmüş bir kadının acılı yüzü, yine bir başka pasaport sayfasında oturma izni damgasının ardındaki görünümleri resimliyordu.


GELECEK KORKUSU

Hanefi Yeter, son sergisi “Düş ve Dans”ta da Uzanan Çift ve Kahve İçenler adlı tablolarında, sürekli geriye dönüşü bekleyen insanların duygularını resimliyor. Gerek kendi istekleriyle, gerekse zorla geriye gönderilecek ve dönecek insanların ruhsal sıkıntıları, özlemleri minyatür kalıpları içinde, ama minyatür olmayan resimlerde işleniyor.


Serginin ikinci bölümü sayabileceğimiz Zurna;
Ud çalan;
Ney üfleyen;
Suzinak makamı;
Fasıl heyeti;
Raks:
Dans;
Gece Yarısı;
Gecenin Güzeli;
Bir Sağa;
Gece Gülü;
Hop Hop Dansöz;
Göz ve Kulaklar İçin adlı yapıtlarda geleneksel göbek dansımız belki de ilk kez Türk resmine geçer.



Dansın, müziğin devindirici ritimleri, estetik görünümlerinin güzelliği içinde, çeşitli tiplerle, çok renkli bir zenginlikle görüntülenir.
Bu resimlerde de düşsellik ağır basıyor. Resimler, soyut çizgisinde dolanıyor gibi görünseler de, gerçekçiliğin sınırları içinde kalıyor.

Sözümüzü Aras Ören’in “Düş ve Dans” albümünde yayımlanan Wrack şiirindeki dizelerle bitirelim:

kimin elinde bir anı yaşadığı
eskiden, çanta torba ve bavul kiminde
kız çocukları çoğunluk bebekleriyle
...kopup kendi zamanından ve mekânından
hıçkırık sarsılarak karabasanlarla
mahşer uğultusundan panikle kaçmada

Kendi ortamlarından, doğal çevrelerinden kopup Almanya’lara gelen insanlarımızın günlük sorunları, gelecek korkuları,
gelenekleri, düş ve özlemleri “Düş ve Dans” sergisinde bir araya geliyor ve bu da güzel bir albümde seyircilere sunuluyor.




Gültekin Emre | Milliyet Sanat Dergisi - Yeni Dizi: 137 - 1 Şubat 1986