Abdi İpekçi Kitap Kapağı Yarışması


Nedir kitap kapağı?
Kitabı koruyan bir kılıf mı,
direncini artıran bir nesne mi,
kirlenmesini önleyen bir araç mı,
süsleyici bir öğe mi?

Bütün bunların hepsi elbette.


Ama yalnız bu kadar mı?
Yok mu başka bir işlevi?
Gerekmez mi başka bir işlevi olması, bir bildiri iletmesi?
Ya kapladığı içeriğin ya da kendi iç sorunlarının bildirisini?
Ya da bunların her ikisini birden?

Bir ilgi dörtgeniyle sınırlıdır kitap kapağı: Yazar, yayıncı, okuyucu, yapımcı dörtgeniyle.

Her birinin kitap kapağına yaklaşımı başka başkadır genellikle. Yazar içeriği iyi yansıtacak, abartısız, yanlış anlaşılma olasılıklarına kapalı bir düzenleme düşünür. Yayıncı yazara ek olarak bir kitapçı vitrininde, bir sergide kolayca öne çıkabilecek, göze çarpacak bir kendine özgülük taşımasını ister. Kitapla ilk kez karşılasan okuyucu, estetik ölçütleri bulunsun bulunmasın, kapak kendisine sevimli geliyorsa alır o kitabı. (Vazgeçemeyeceği bir yazarınsa, kapağı da kötüyse, bir kâğıtla kaplayarak okumayı yeğler, birçok kez görmüşüzdür. Düzeyli kitapları izleyen okuyucudan sözediyoruz burada. Kötü kapaklar göre göre bunlarla koşullanıp iyinin ayırdına varamayan ayakaltı okuyucu için acil şifalar dilemekten başka çaremiz yok. Yapımcının isteği ise grafik sanatının bütün inceliklerini taşıyan bir ürün koyabilmektir ortaya.



Nasıl çalışır bir kitap kapakçısı?
Kendisine bir iş ısmarlandığında nasıl kotarır bunu?

Önce kapağın konumunu belirler:
Kitap süregelen bir dizide mi yer alacaktır, yoksa bağımsız bir düzenleme mi gerektirecektir?
Bir yazı düzenlemesi mi olacaktır bu, resim-yazı karması ya da fotoğraf-yazı karması bir düzenleme mi?
Baskı türüne olacak, ne tür kağıt kullanılacaktır?

Bu belirlemelerden sonra başlar yapımcının işi. Eline sınırlı bir özgürlük verilmiştir: Dar bir alanda (kitabın ufacık yüzeyinde) bir yazar adini, bir kitap adini, bir yayınevi adını, varsa yayınevinin simgesini çeviri bir kitapsa çevirmenin adini, varsa kitabın içeriğini açıklayan birkaç sözcüğü kullanması, işini baskı türüne, renk sayısına işveren sizden ancak iki renk kullanmanızı isteyebilir de, basılacak kağıdın niteliğine göre ayarlaması, konu bir romansa bütününü ya da ayrıntılı bir özetini okuması, başka türden bir konuysa özelliklerin iyice saptaması ve bir sürü trafik kuralıyla belirlenmiş bir yolda ele aldığı yapıtın içeriğini çok iyi yansıtacak, baskı koşullarına çok uygun, yayınevinin genel çizgisine ters düşmeyen, grafiksel dengesi yerinde, her türlü etkiden uzak, özgün bir yapıt çıkarması istenecektir. Güç bir iştir yapımcıdan beklenen. Bir başka güçlük de kendi kişiliğini bunca sıkıdüzen içinde yansıtabilme sorunudur.

Bütün bu güçlüklerin üstesinden gelmek zorundadır yapımcı.

Kapak çizmek ölçülü uyaklı şiir yazmaya benzer. Ölçü de, uyak da başkalarınca belirlenmiştir daha önceden, uymak zorundasınızdır.
Ama deneyimli yorumcu duymaz bile çevresine dikilen kuralları.



Türkiye'de kitap kapakçılığı, (basılı kitap kapakçılığı) iki yüz elli yılı aşan bir geçmişe dayanıyor.
Ta 1729'da, mesleğin piri sayılması gereken İbrahim Müteferrika ile başlıyor çünkü.

  • Geleneksel yazı düzenlemelerini daha emekleme sürecindeki baskı yöntemlerine uyarlama çabalarıyla geçen ilk yüz elli yıldan sonra, Ebuzziya Tevfik (1849-1913) ile bilinçli, özenli ürünler vermeye başlıyor. Gazeteci, yazar, çevirmen, yayıncı, hattat, ressam nitelikleriyle çağının seçkin ve sorumlu bir aydını olan Ebuzziya kendine özgü bir kûfi ile çizip bastığı kapaklarda gecikmiş bir devrimi gerçekleştiriyor.

  • Ahmet İhsan'ın "Servet-i Fünun" dergisinde ve kitap yayınlarında kullandığı kapakların başarı düzeyini de belirtmek gerek.
Öteden beri hattatların üstlendiği kapak grafiği Cumhuriyet'ten sonra da birörnek yazı düzenlemeleriyle sürdü.

Ülkemizde 1830'larda başlayan taşbaskıcılığının gelişmesine, klişe ve baskı sanatındaki yeniliklere, toplumsal değişimlere koşut olarak başlayan resimli kapak çalışmaları Cumhuriyet'e dek özgün örnekler veremedi. 19. yüzyıl sonunda artık iyice çöküntüye uğrayan ekonomik yapı, Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı gibi etkenler bütün grafik ürünlerinin, bu arada kitap kapakçılığının gelişmesine engel oldu.

  • Özgün çalışmalara 1920'den sonra ürün vermeye başlayan Münif Fehim'le tanık oluyoruz.
Sanatçı, kırk yılı aşkın bir süre, resimlediği kapaklarla bu çalışma alanının en belirgin adı oldu.
  • 1925'ten sonra ürün vermeye başlayan İhap Hulusi ise çizdiği kapaklara batılı bir tad getirdi.
  • 1930-40 yıllarında Ali Suavi'nin ilginç çalışmaları görüldü.
  • 40'lı yıllardaki çizerler arasında Faris Erkman'ı da saymak gerek.
  • 50 ile 60 arasındaki yıllarda Agop Arad'ın işleriyle karşılaşıyoruz.
Özellikle Yeditepe Yayınları için çizdiği kapaklarda o yıllar için belirgin bir yenilik getirdi sanatçı.

50'lerde başlayan Amerikanlaşma modası kişilikli bir kapak grafiğinin gelişmesine büyük ölçüde engel oldu. Piyasayı uzun yıllar Amerikan dergilerinden kesilmiş ya da kopya edilmiş resimler kullanılan kapaklar sardı. ''Kötü paranın iyi parayı kovması" gerçeğine uygun olarak, iyi kapak yapma çabaları büyük ölçüde kösteklendi. Aynı olumsuz etki, başka etkenlerle de birleşip güçlenerek, günümüze dek sürdü. Daha da süreceğe benzer.

  • 1960'dan sonraki kapak yapımcıları arasında bazı çalışmalarıyla Ayhan Erer var.
  • 70'ten sonraki adlar arasında Fahri Karagözoğlu'nu,
  • Sungu Çapan'ı,
  • Erkal Yavi'yi,
  • Ferit Erkman'ı,
  • Bülent Erkmen'i;
  • bu yakın yıllarda Reha Yalnızcık'i özellikle belirtmemiz gerek.



Kitap kapağı yarışması yalnız ülkemizde değil belki de dünyada ilk kez yapılıyor. Kapak çiziminin tıpkı afiş çizimi, simge çizimi gibi bağımsız bir uğraşı alanı, giderek bir sanat dalı olduğunu vurgulaması bakımından, yararlı bir girişim oldu bu. Yıllardan beri üç beş uygulayıcının çabalarıyla yapılagelmekte olan bu etkinlik alanı açılan yarışmaya yüz ellinin üstünde yarışmacının katılması umulmayacak ölçüde bir ilgiyi sergiliyor.

Kendine özgü, karmaşık uygulama sorunları bulunan kitap kapakçılığına gösterilen bu ilgi, konunun geleceği açısından çok umut verici olsa gerek.








Sait Maden |Milliyet Sanat Dergisi - Yeni Dizi: 89 - 1 Şubat 1984